Ay: Şubat 2011

THY’de Mezuniyet Karmaşası

İki haftadır basına yansıyan haberlere göre Türk Havayolları fellik fellik kaptan pilot arıyor. Bunun için çeşitli ülkelerde insan kaynakları avına çıkılmış durumda. Siz okurlar –özellikle pilotlar- zaten bu konuyu oldukça yakından takip ediyorsunuz, ve yine biliyorsunuz ki Kaptan Pilot eksiği tüm dünyada mevcut. Filosunu hızla büyüten THY’nin de aynı sıkıntıyı çekmesi oldukça doğal. Bütün büyük…

İmza Günü

Kadinsozlugu.com’un organize ettiği imza günü, soğuk hava nedeniyle biraz sönük geçse de dostlarla birlikte olmak en güzeliydi. İstiklal caddesindeki İstavrit Cafe’de gerçekleşen imza günü kitabın ilk imza günüydü. Sağolsunlar sözlükteki dostlar yalnız bırakmadılar. Soğuk hava dolayısıyla ise gelemeyen çok oldu. İmza gününü önceden duyurmamamızın sebebi de aslında sadece sözlük yazarlarının katılımına özel olmasıydı.

Siberpunk Akımı ve William Gibson Kızları

Siberpunk geleceğin karanlığını gözler önüne sererek sizi rahatsız edebilir ancak genelde rahatsız eden karanlık değil, onun gerçek olma ihtimalidir. Kadınların hayatta kalmasının tek yolu ise erkekleşebilmesidir. Teknolojinin bugün hayatlarımıza olan katkıları yadsınamaz bir gerçek. Evden alışveriş yapmanın keyfini yaşamayan yoktur. Ellerimize aldığımız yetenekli, işlevsel ve giderek ucuzlaşan aletlere olan bağımlılığımız günden güne artsa da, bundan…

İz Odası: İmza Günü

Bugün (26 Şubat 2011) saat 18:00’de Taksim’deki İstavrit Kafe’de ufak çaplı bir imza günü düzenlenecektir. Kadın Sözlüğü (kadinsozlugu.com) tarafından gerçekleştirilen organizasyon dış katılıma da açıktır. İstavrit Lounge 3.kat (Eski istavrit kitabevi) İstiklal Caddesi Çetinkaya mağazası yanı NORDSEA’nin 3. katı Istanbul, Türkiye

İstanbul Mutsuzluğu

Bir defa bu şehir çok kalabalık ve her semti ayrı bir şehir gibi. İnsan akıl sır erdiremiyor; bir otobüsün geçtiği her bir semtin ayrı bir karakteri var ve bunların bir kısmında gözünüze çalınan herkes mutluymuş gibi görünüyor. Bir defa mutluluğun ne olduğunu sorgulamaya kalktın mı, işin bitmiştir zaten. Bir yanıt bulamazsın ve bunun bir kabiliyet…

Okurken.NET: İz Odası hakkında bir inceleme

Tevfik Uyar  “Bu kadar bilimsel makale ve deneme yanında, edebiyat beni hep kaşıdı” diyerek çıkmış bu yolculuğa. Bizim Kitap’lardan (1 Şubat 2011) çıkan bu ilk romanı, onun edebiyata dair yeteneğini bir yanda tutarken, diğer yanda bir bilim insanı olarak duyarlılığını da koruduğunu aslında okuyucuya aktarır gibi. Bu aktarımla da keskin bir kurgusallıktan öteye geçmeyi başarmış…

Beste: Kumar

Kumar Söz-Müzik-Yorum: Tevfik Uyar [powerpress] İndir(MP3) (Sağ tıklayarak “Farklı Kaydet” seçeneğini seçiniz.) Sözleri: Ürkek bir güvercin gibi… Ne bu hal ve tavırların? Hani nerede adın gibi… Coşup duran pınarların? Kumar oynamaya ne benim, Ne senin mecalin var… Ama naparsın ne şirin, Ne tatlı cemalin var. NAKARAT: Kumar oynadım bedeli sen, Zehrimi aldım ellerinden, Şimdiki aklım…

Haydi PEGASUS! Seni bekliyoruz.

Bir kaç yıldır havacılık sektörünün muazzam bir büyüme kaydettiğini her fırsatta söylüyoruz. Bizler sektörün içindeki insanlar olarak zaten bu büyümeyi yakından görüyor, hayatlarımızı bu sektörden kazanıyoruz.

İz Odası Akşam Gazetesi’nde: Bilim ile Metafizik Bir Arada

İz Odası Akşam Gazetesi’in Cumartesi ekinde “Bilim ile Metafizik Bir Arada” başlığı ile tanıtıldı. Kitap gazetede şu metnle tanıtıldı: Çeşitli mecralarda yazdığı bilimsel-toplumsal yazılarıyla ve havacılık yayınlarındaki makaleleriyle tanınan Tevfik Uyar, Bizim Kitaplar’dan çıkan bu romanıyla, edebiyat alanına da giriş yapıyor. Yazar, ‘İz Odası’nda sıra dışı bir olayla hayatları ters yüz olan iki kişinin hikayesi…

Hayat bu işte…

Hayatı herkes tanımlamaya çalıştı. Öyle ya… Hem içinde bulunduğumuz, hem de bir türlü anlayamadığımız ve üstelik çok büyük bir sistemin toz zerresi kadar hissettiğimiz başka bir durum yok. Hayat bizi çepeçevre saran şey mi? Yoksa içimizde mi? Nereden bakıldığına göre değişiyor. Şu an oturduğunuz noktadan bakın mesela etrafa. Çevrenizde eşyalarınız. Bunlardan bir kısmı sizin, bir…

Yolcu Haklarında Artış

Pazarlama tarihinde beş adet anlayış devri vardır. Bunlardan ilki Üretim devridir; ki bu devirde üreticiler sadece üretmiş ve ölümüne satmıştır. 1930’lardan öncesine gelen bu devri satış devri takip etmiştir: 1930-1950. Bu dönemde reklam öneme binmiştir. Hiçbir denetim ve kontrol olmadan yapılan reklamlarla yine ölümüne satışlar yapılmıştır. Tüketici hakları pek de gözetilmemiştir, zira buhranlar dönemi, ikinci…