İki haftadır basına yansıyan haberlere göre Türk Havayolları fellik fellik kaptan pilot arıyor. Bunun için çeşitli ülkelerde insan kaynakları avına çıkılmış durumda. Siz okurlar –özellikle pilotlar- zaten bu konuyu oldukça yakından takip ediyorsunuz, ve yine biliyorsunuz ki Kaptan Pilot eksiği tüm dünyada mevcut. Filosunu hızla büyüten THY’nin de aynı sıkıntıyı çekmesi oldukça doğal. Bütün büyük ve büyüyen havayolları kokpite ekip bulmakta zorlanıyor.
Airporthaber köşe yazarlarından Murat Herdem, THY’deki yabancı pilot mevzusunu köşesinde fazlasıyla işledi, ama ben bu hafta özellikle “lise mezuniyeti” konusunda yeniden bahsetmek istiyorum.
Ancak… Ortada enteresan bir durum var:
Türkiye’de 10 bin saatten fazla uçuşa sahip olan ancak lise mezunu olan kaptanlar var ve sırf lise mezunu oldukları için işe alınmıyorlar. Gerekçe olarak da yönetim kurulu kararı gösteriliyor.
Peki. Yönetim Kurulu kararı ise bu saygıyla karşılanabilir. Bir havayolu firması “ben üniversite mezunu olmayan pilot istemiyorum” diyerek buna çeşitli gerekçeler gösterebilir.
Fakat yabancı pilot alımlarına baktığımızda aynı titizliğin gösterdildiğini görmüyoruz.
Konu Lise mi? Türk Liseleri mi? Eğer konu lise eğitiminin pilotaj için gerekli disiplin ve eğitimi sağlamadığına dair bir inanç ve buna dayalı bir karar ise beraberinde şu soruları soralım:
Mesela THY’nin ilgili departmanı ya da bu işi ihraç ettiği bir firma, tüm ülkelerin resmi lise müfredatları üzerine bir çalışma yapmış mı? Hangisi ne kadar yetkin ve yeterli eğitim veriyor, bununla ilgili bir sonuca ulaşmış mı? Hangi ülkelerin ortaöğretim kurumlarının verdiği eğitim daha nitelikli? Hangileri daha basit ya da niteliksiz?
Eğer Üniversite’de alınan temel fizik, geometri ve matematik bilgisine önem veriliyorsa, o halde konu basit bir sınavla çözülebilir mesela. Hatta bir genel yetenek ya da genel kültür sınavı bile yapılabilir. Tabi aynı sınava mümkünse yabancı kaptan pilotların da tabi tutulması gerekir. Ayrıca öyle bir durumda fizik, matematik gibi sayısal derslerle iştigal olmayan sözel ve sosyal bilimlerle ilgili bölümlerden mezun kimselerin de pilot olarak alınmaması gerekir.
Eğer mesele üniversite ortamının sağladığı demokratik eğitim ortamı ve bunun kokpit kaynak yönetimi, mesleki yetenek ve becerilere yönelik olumlu etkileri ise, o halde zaten halihazırda binlerce saat uçmuş kaptan pilotların bu disiplin ve becerilere sahip olmadığını söylemek mümkün müdür?
Kabul ediyorum, bir birey için üniversite mezuniyeti önemli bir şey, ancak söz konusu uçuş saatleri 5 basamaklı hanelere ulaştığında 4 yıllık bir üniversite mezuniyetinin pilotluk mesleğine katkısının ne olduğu sorusuna tatmin edici bir yanıt yok.
Özellikle Türkiye’de Açık Öğretim Fakültesi gerçeği de göz önünde bulundurulduğu zaman, söz gelimi “Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri” adındaki çok sık tercih edilen bir bölümün pilotaja kattıklarına ilgili ne söylenebilir?
Yukarıda da dediğim gibi, bu konuda naçizane önereceğim çözüm, lise mezunu olan ancak beş basamaklı uçuş saatlerine ulaşmış kaptan pilotların neyi bilmediğinden şüphe ediliyorsa o konuda sınav yapılması. THY Yönetim Kurulu olarak böyle bir karar almıştır, saygı duyulur elbet, ancak sadece karar almakla olmuyor; mutlaka altını doldurmak gerek.
Yap o sınavları. Geçemeyeni alma. O zaman kimsenin bir itirazı olmaz.