Vizyon sahibi uçuş okulları

Türkiye’nin bölgesinin havacılık eğitim merkezi olma yolundaki iddiası sürüyor. Bazı okullar yurtdışı atılımlarını gerçekleştirmek için hazırlıklarını sürdürüyorlar, bazılarının gerçekten de ülkemiz adına fayda sağlayacak hazırlıkları var.

Birkaç yıldır doğrudan ya da dolaylı olarak bizzat içerisinde bulunduğum uçuş eğitim sektörünü değerlendirmek adına geçtiğimiz hafta iki ayrı uçuş okulunun genel müdürleriyle görüştüm.

Bunlardan birincisi Sindel Havacılık Genel Müdürü Alper Mete, diğeri ise Türk Hava Kurumu Türkkuşu Genel Müdürü Necdet Şendil’di.

Ankara’da faaliyet gösteren bu iki uçuş okulu –Sindel ilave olarak İstanbul’da da faaliyet göstermektedir- oldukça geniş vizyona sahipler.

Sindel Havacılık Devrim Yaşıyor

Geçtiğimiz hafta Airporthaber’de yayınlanan haberde de çoğunuzun okumuş olduğu gibi, Sindel Uçuş Okulu büyük bir değişim süreci yaşıyor.

Sindel Uçuş Okulu Genel Müdürü Alper Mete, sektörü takip edenlerin de bildiği üzere, Eylül ayı itibariyle Sindel Havacılık A.Ş’yi Ahmet Özbey’den devralarak şirketin yönetim kurulu başkanlığına oturmuş idi. Eylül’ün ikinci haftası Sindel Havacılık Genel Müdürü Airport TV ana haber bültenine konuk olarak hem uçuş okulunun 31 Aralık’a kadar uygulayacağı düşük fiyat politikasından, hem de kısa vadeli genişleme / büyüme planlarından bahsetmişti.

Sindel Havacılık, geçtiğimiz bu süre içerisinde düşük fiyat konusundaki sözlerini tutarak, ilgili dönemde kursa yazılan gençlerimize ekonomik olarak oldukça avantajlı bir fiyat sağladı. Hatta ve hatta adalet sağlamak amacıyla geçmişte daha yüksek fiyata yazılan öğrencilere de aynı imkanı ya da çeşitli imtiyaz ve haklar tanıdılar. Kırım geçiren ya da onarılmayı bekleyen uçaklar da geçtiğimiz hafta devreye girerek eğitim filosuna katıldı. TC-FIL isimli uçak da yine geçtiğimiz hafta itibariyle Sindel filosuna dahil olmuş bulunuyor.

Genel Müdür Alper Mete, okulun yeni performansını bir dizi yeniliğe bağlıyor. Alper Mete’ye göre uçuş eğitimi öyle basit bir kurs değil. Nitelikli bir eğitim ancak nitelikli kadro, nitelikli ders araçları ile gerçekleşebilir. Kendisi “100 pilot yetiştireceğimize 50 pilot yetiştirelim, ama nitelikli adam yetiştirelim. Amacımız kalabalık gruplar mezun etmek, çok paralar kazanmak değil. Uçuş okulu zaten çok verimli, çok kazanan bir işletme değil. Benim amacım havacılık sektörü gibi nitelikli bir sektöre, evvela nitelikli pilot yetiştirerek giriş yapmaktı” diyor.

Ankara’da bazı düzenlemelerde bulunan Alper Mete mesai saatlerini ve günlerini düzenlemekle işe başladıklarını söylüyor. “Bir uçuş okulu pervane döndükçe ayakta kalabilir. Geçtiğimiz sene 6 uçakla yaptığımız uçuş sayısını bu sene 3 uçakla yaptık. Verimliliğimiz %100 arttı” diyen Alper Mete, yaygın olan “uçuş okulu bizi mağdur eder” korkusunu da şöyle açıklıyor: “EASA ve SHGM kuralları genel müdürü parayı, insanı ve kaynağı iyi yönetebilmek görevinden sorumlu tutmuş. Teknik ve mesleki sorumluluk ise post-holder’larda. Biz uçuş okulunu işletme biliminin ve ticaretin gerektirdiği gibi yönetiyoruz; ancak post-holder’larımız kurallardan asla taviz vermiyorlar. Zira Sindel Uçuş Okulu bugüne dek kimseyi mağdur etmemiştir, bundan sonra da etmeyecektir.”

Mete, geldiğinde motivasyonu düşük olan personelin, okulun geleceğini gördüğü için eskisinden daha yüksek motivasyonla işe sarıldığını da sözlerine ekliyor.

Benim de gözlemlediğim kadarıyla ve medyada yer alan haberlerle sizlere de yansıdığı kadarıyla Sindel Uçuş Okulu büyümek ve gelişmek konusunda önemli adımlar atıyor ve baştan aşağıya yenileniyor. Hem filonun, hem kadronun, hem de politikanın birlikte değişmesi ancak devrim olarak yorumlanabilir.

Şirketin öğrencilerine tip eğitimi de dahil paket eğitim vermek üzere ABD’de arayışa girmesi de Türk Sivil Havacılık’ı ve uçuş eğitim sektörü açısından bir ilk olacak.

Şahsi fikrime göre Sindel Havacılık’ın önemli bir özelliği de Seyrüsefer uçuşlarına çok önem vermesi. Öğrencilerine İstanbul, Çanakkale, Ankara, Çorlu arasında sürekli olarak seyrüsefer uçuşu yaptıran okul, bu yolla öğrencilerine önemli nitelik ve kabiliyetler kazandırıyor.

Türkkuşu kabına sığmayacak

Airport TV için yapımcılığını ve sunuculuğunu yaptığım “Havacılık Endüstrisi” programının 14 Kasım, Cumartesi günü yayınlanan 18. bölümünün konuğu olan E. Hv. Plt. Tuğgeneral Necdet Şendil, katılmış olduğu programda ve program sonrası yaptığımız görüşmede Türkkuşu’nun hedeflerinden bahsetti. Necdet Şendil paşa Türkkuşu’nun Ankara’dan dışarıya doğru açılmak istediği üzerinde duruyor.

Bilindiği üzere Türkiye’nin uzun süredir bölgesinde havacılık eğitim merkezi olmak gibi planları var. 10. Ulaştırma Şurası’nda bu hedef belirtilerek ulusal hedefler arasında olduğunun teyiti bir kez daha verilmiş oldu. Şendil de bu hedefi referans göstererek yılda 300 öğrenci kapasitesine ulaşmak istediklerini ancak bu öğrencilerin tamamının Türk olmayacağını, yurtdışına açılmayı ve yurtdışından öğrenci getirmek istediklerini belirtti.

İstanbul dahil bazı büyük merkezlerde yer okulu (ground school) açmak istediklerini, entegre olarak verdikleri eğitimin yer derslerini burada tamamladıktan sonra Selçuk’ta uçuşa devam edeceklerini belirten Şendil, bu konu için çalışmalara başladıklarını söyledi.

Şendil’e göre Türkiye, hem iklim avantajları hem de Avrupa’nın bir çok ülkesine göre ekonomik olarak daha avantajlı konumda olmasıyla rahatlıkla bölgesinin havacılık eğitim merkezi olabilir. Şendil, Türkkuşu’nun tecrübeli uçuş öğretmenlerinin de bu konuda kendilerinin en büyük avantajı olduğunu söylüyor.

Burada da belirtmem gereken ve programda da sorduğum önemli bir husus var: O da kurban derileri. Malum, kurban bayramı yaklaşıyor. Necdet Şendil’e THK’nın bu yönüyle hep eleştirildiği hatırlatarak bu derilerin akıbetini sordum. O da derilerin gelirinin %60’ının THK’dan başka kurumlara gittiğini, kalanının ise Türk gençlerinin eğitiminde kullanıldığını söyledi. Şendil Paşa’nın söylediğine göre her sene 4000 gencimiz, THK’nın imkanlarıyla model uçak, paraşüt, yelken kanat vb. eğitimler alıyor. Üstelik THK’nın deri bağışından elde ettiği gelir eskisi gibi değil. Çin vb. ülkelerden çok düşük fiyatlara gelen deri dolayısıyla deri fiyatı geçtiğimiz senelere göre oldukça azalmış ve bugün deri bağışı organizasyon maliyetleri de beraberinde düşünüldüğünde herkesin eleştirdiği kadar miktarlarda bir fayda sağlamıyor.

Vizyon…

İnsanların başarıları ancak hayal edebildikleri kadar olabilir. Kurumlar için de bu böyledir.

Vizyonu geniş olan şirketler, tüm ürünlerin birbirine benzemeye başladığı bu zamanda, yarattıkları farklılıklarla ayakta kalabilirler.

Yukarıda bahsini ettiğim her iki uçuş okulu da, okullarının yanısıra hem hava taksi hem de bakım kuruluşlarına sahipler, ve bunun yanında hem tecrübeleri, hem geçmişleri hem de ticari vizyonlarıyla Türkiye’nin bölgesel hedeflerini yakalamasında Türk Sivil Havacılığı açısından önem taşımaktadır.

İyi haftalar.

Tevfik Uyar

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir