SİLİKON VADİSİNDE DOĞUM MESELESİ

16 Ekim 2014
7 min read

Facebook ve Apple’ın kadın çalışanlarına yumurtalarını dondurmaları için sunduğu 20.000 dolarlık teklif ülkemiz gündemine de girdi. Olayın çok boyutlu olduğu ve bir çok soruyu doğurduğu kesin: Bu bir teşvik midir? Bir tür istismar mıdır? Yoksa işletmeler çalışanlarına fayda mı sağlamaktadır? Özgür irade mi? Baskı mı?

Olay pek çok boyuttan farklı bakış açılarıyla değerlendirilebilir. Öncelikle işletmeci gözlüğüyle bakalım ve şirketlerin buna niçin karar vermiş olabileceğini anlamaya çalışalım:

Entelektüel sermayenin kıymetli olduğu bir sektörde, yüksek teknoloji ile çalışan bir şirketsiniz. Aslında varlığınızın dayandığı iki ayak var: Birisi sahip olduğunuz sunucular, diğeri de sahip olduğunuz insan kaynağı -ve sektör temelinde ad verecek olursak: entelektüel sermaye-. İnsan kaynağına cinsiyetçi bir ayrımcılık yapmıyor, alırken kadınmış, erkekmiş farklı değerlendirmiyorsunuz. Öte yandan İnsan Kaynakları birimi size “işten ayrılmalar” ile ilgili raporlar sunuyor: İşten ayrılmaların başlıca nedenlerinden birisi kadın çalışanların aile kurmak üzere kariyelerine ara vermeleri. Ya da size doğum izni nedeniyle geçici süreyle işten ayrılmalar nedeniyle işgücü devrinizin ve izne çıkmaların yarattığı maliyetlerin yüksek olduğu söyleniyor. Doğal olarak -borsaya kote bir şirketin yönetim kurulu olarak- hem işletmenizi, hem de işletmenize yatırım yapmış yarıtımcılara karşı sorumluluğunuz nedeniyle bu problemlere karşı bir önlem almanız gerekiyor. Demek ki Silikon Vadisi’nde bu önlem de kadın çalışanlara “kariyerinize ara vermek istemezseniz ve bu amaçla yumurtalarınızı dondurmak isterseniz parasını biz veriyoruz” demek olmuş. İşletmenin yarasına kısmen de olsa merhem oluyor mu? Oluyor gibi…

Fakat Apple’ın ya da Facebook’un sahibi veya yatırımcısı olmadığımıza göre, -olsak bile bu kadar para odaklı değiliz- olaya bir da insani yönüyle bakalım. Bu önlemi kadın çalışanların biyolojik özgürlükleriyle iş yaşamları arasında bir çatışma yaratması nedeniyle sosyal bir politika olarak değerlendirelim. Olumlu bir uygulama mı? Yoksa olumsuz, ruhsuz bir şey mi? İki gözlüğü de takalım:

(+) Bu uygulama bir pozitif ayrımcılıktır. Hiçbir toplumda erkekler hamile kalmadıklarından ya da toplumsal açıdan çocuğun bakımına yönelik esas bir sorumluluk yüklenmediklerinden baba olmak için kariyerlerine ara vermek zorunda kalmıyorlar. Üstelik üretkenlikleri için kadınlar kadar kısıtlayıcı bir yaş sınırına sahip değiller. Yani işleri kebap. Buna karşılık kadınlar yaşları ilerledikçe önce sağlıklı üreme yeteneklerini, sonra da komple üreme yeteneklerini kaybediyorlar. Bu sayede kariyerlerinin önemli aşamalarında hayatî kararlara imza atmak zorunda kalıyorlar. ABD gibi beyaz yakalı profesyonellerin kariyer hırslarını esas yaşam amaçlarıyla sıklıkla değiştirdikleri bir ortamda kadınların işe devam edip etmemek, çocuk sahibi olup olmamak, hamile kalıp kalmamak gibi pek çok ikilem içinde kalıyorlar. Şirketler, kadın profesyonellerin ceplerinden ödeyerek aldıkları bir hizmeti karşılamaya karar vererek erkekler ve kadınlar arasındaki bu eşitsizliği gidermeye “en azından maddi katkım olmuş” demiş olarak değerlendirilebilirler.

(-) Ya olumsuz olarak değerlendirirsek? Ki o da mümkün: Yumurta dondurmanın maliyetlerinden ötürü bu işlemden kaçınan kadınlara resmen bir “teşvik” sunulmuş oluyor. Hem de işletmenin bir takım maliyetlerden kurtulmak, işgücü devrini azaltmak gibi, kaynaklarını daha verimli ve etkin kullanmaya yönelik amaçlarından ötürü. Bu haber haber olalı iki-üç gün geçtiğine göre, birileri “liberal ekonomi, özgür irade” falan filan demiştir zaten; ama “teşvik” olan yerde özgür irade sakatlanır biraz. Tıpkı bizim seçimlerimizdeki %10 barajı gibi bir şey bu: Partin %10’un altında kalacak diye meclise girmesi muhtemel partilere oy verirsin. Siyaset biliminde de buna “insentif”, Türkçesiyle “teşvik” denir.

Sosyolojik açıdan bakarsak işin insanîleşmesinden ziyade “işe uygun insan” yaratmaktır bu. Eskiden evlenme ve doğurma olasılığı bulunan kadınlar işe hiç alınmazlar, ya da “bir gün koyup gidecek” diye cam tavan uygulamasına maruz kalırlar, terfi ettirilmezlerdi. Yani insan kaynakları politikaları toplum yararı gözetilmeksizin işletme yararına belirlenirdi. Amerika’da hem işe alımda ayrımcılık yapmak ciddi bir suç olduğundan hem de bu işler yetenek temelli işler olduğundan Silikon Vadisi şirketlerinin böyle bir kültürleri ya da politikaları yoktur elbet; ama olumsuz bakış açısıyla değerlendirecek olursak, bu teşvik uygulaması da benzer şekilde toplum yararından ziyade işletme yararını gözetiyor. Bir yandan işi yeniden üretirken, kadın çalışanların doğurganlığını da işletmenin menfaatleri doğrultusunda yeniden üretiyor. Öte yandan bu sayede kadın çalışanlar kendileri bir maliyete katlanmadan hem kariyer olanaklarını, hem de doğurganlıklarıını yeniden üretmiş oluyorlar.

Şu halde ne diyeceğiz? Feministlerin itirazlarına ya da bazı sosyal aktivistlerin görüşlerine katılıp, “bu yaptığınız çok kaka” mı diyeceğiz? Yoksa “Aferim! Bu kadın kariyer yapmak ve bu esnada sana değer yaratmak için saçını süpürge ediyor, yumurtalarını donduruyor, parasını sen vereceksin tabi” mi diyeceğiz?

Günlük hayatın pratikleri içerisinde bilinçli bir vatandaş olarak değerlendireceksek bu noktada Apple ve Facebook’un dışına çıkıp büyük resme bakmamız gerek:

ABD’de kadınların doğurma yaşı giderek yükseliyor.  Çocuk yapmayı -en azından kariyer yaptıkları dönemde- istemeyen kadınların sayısı da giderek artıyor. 1970’lerde 35’inden sonra çocuk sahibi olan kadınların oranı %3 iken 2008’de %15 seviyelerine çıkmış[1]. American Fertility Association (AFA)’ya ait araştırma raporu Amerikan kadınlarının %20’sinin 35’inden sonra anne olmayı istediğini belirtiyor[2]. Yumurta dondurmaya olan talep şirketlerin sağladığı teşvikten bağımsız olarak artıyor. Gelişmiş ülkelerde kadınların özgür iradeleriyle verdikleri bir karar bu ve demografik bir gerçek. 2013 yılında New York Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmada yumurtalarını donduran 183 kadından sadece 19’u, “Eğer iş yerimde daha esnek koşullar olsa idi daha erken doğum yapardım” demiş. 2008’de gerçekleştirilen bir araştırmada ise yaşları 40 ila 44 arasında değişen kadınlar arasında kendi isteğiyle çocuksuz olmayı tercih edenlerle yapmaya fırsat bulamayanların oranları yarı yarıya çıkmış [1].

Yani yumurta dondurma, ABD’deki yüksek gelirli, kariyer planına sahip kadınlar arasında talep edilen bir uygulama ise, şirketlerin bunu karşılamak istemesini o kadar abes karşılamamak lazım.

“Facebook’ta çalışanların her ihtiyacı karşılanıyormuş, içeride bowling salonu, bilardo masası, açık büfe yemek varmış vs.” diye överek anlatanlar ve bu esnada “insanların sosyal yaşamlarını iş yeri sınırları içerisine hapsetme girişimidir bu!” şeklinde bir karşı çıkış sergilemeyenler konuya böyle bakabilirler en azından.

Ben tarafsızım henüz… Ki belli etmişimdir bunu; zira uzaktan izlediğim bir dönüşümün, çağın getirisi bence. Transhümanizme doğru giden bir yolun ilk adımları hatta.

Kaynaklar:

[1] http://www.businessweek.com/articles/2014-04-17/new-egg-freezing-technology-eases-womens-career-family-angst

[2] http://www.forbes.com/2010/03/01/family-career-working-mother-forbes-woman-time-best-age-to-have-children.html

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir