Doğarken anlatmadılar. Anlatsalar anlamazdık. Hayatın özelliği hepimize sürpriz yapmış olması. Yavaş diye anlamıyoruz; uyanın! Kandırılmadık bile. Öylece sürpriz yaptılar ve sonradan öğrendik: Bir sürü kuralı varmış fiziğin. Bir sürü kralı varmış dünyanın, zalim hem de. Bir sürü yaralı bereli insan, ki anlamı yok, bir dram, bazen dua ve hep satılan uyku hapları.
Neyse ki gökyüzü var ve bir tek onun tek yüzü var. Gece karanlık, ama yıldızlar orada öylece salınıyorlar bir kontrast yaratarak. Kimbilir ne var o kadar uzaklarda, küçük ve göze çarpmıyor. Belki çevresinde dünyalar, dünyalar ve dünyalar var. Bu dünyalarda mutlu mesut başka insanlar, insan gibi değiller ama onlar da insanlar var. Onlar da göğe bakıp bilmeden el sallıyorlar. Ama onların güneşleri daha tuhaf bence. Düşünün yalnız bir yıldız, olduğu yerde ne yapar öylece? Kimsenin yakından görmüşlüğü yok ve evrende sadece biz var isek, uzaktan görülmüşlüğü bile yok kimisinin. Hiç kimsenin bilmediği ve görmediği, okyanus ortasındaki bir kaya gibi. Üzerine kuş bile konmayan.
Ve gariptir kimi zaman kuyruklu yıldızlar geliyor bilinmeyen yerlerden. Bir gelin gibi, eteklerini arkasından sürüyen, elleri çiçekli ve hızla tavaf ediyor şu bizim mavi gezegeni. Hikaye anlatmayan gezginler ne garip, zira seyyah dediğin konuşur, ki seyyah görmeye değil konuşmaya çıkmıştır başka yerlerin insanlarıyla. Oysa bunlar suspus, ve bir tür süs gibi gecenin ortasında bu kuyruklu yıldızlar ve meraklı çocukları heyecanlandırıyorlar. Olsun, çocuklar heyecanlansın zaten. Onlar kandırılmalarının ilk yıllarını yaşıyorlar ve hep bir şeyler aşıyorlar, üstelik onlara şimdilerde kin ve nefret aşılanırken –ve kimisi anlamayacak bile yaşlanırken-. Oysa farklı da olabilirdi, böyle varaklı, yaldızlı bir dünya da gayet mümkün, insanın ağzı köpüklenmezse. Köpeklenmez o zaman kapılar, kilitlenmez banka hesapları ve gökyüzüne uzanan binalar piramitlerin tekerrürü olmaz. Birbirinin tekrarı olmayan insanlarla mı daha güzel olurdu bilemedim şu “kentsel dönüşüm” ama aslında “hissel duruşum” olmalı faniler arasında: Zira bence insan hem mantıklı, hem de duygusal olabilir. Hisleri kalpte sanmak kalpsizliğe meşruiyet tanıyor. Kazımayın artık ağaçlara isimlerinizin baş harflerinizi, yumruğunuz kadar organınızı yumruğunuz kadar organınızla resmederek.
Velhasıl, ne dense boş. Doğarken anlatmadılar. Anlatsalar anlamazdık. Hayatın özelliği hepimize sürpriz yapmış olması. Yavaş diye anlamıyoruz; uyanın! Kandırılmadık bile. Öylece sürpriz yaptılar ve sonradan öğrendik: Yağması varmış, talanı varmış. Hem kuyruklu yıldızı hem de kuyruklu yalanı varmış…