Dış Cepheden Haberler

29 Mart 2010
7 min read

Benim de kendi içimde dengelerim var. Konu “Havacılık” ama askerisi ayrı, sivili ayrı. Bazen sivil yanım ağır basıyor… Bazen de öyle gelişmeler oluyor ki askeri havacılık alanında, bir şey yazmamak mümkün değil.

Bilhassa zamanın kısıtlı olduğu, bir şeyleri araştırmak için zamanın az, ilgilisine sormak için imkanın ve vaktin kısıtlı olduğu zamanda elimde bir tek kendi acizane ve naçizane yorumlarım oluyor. İşte tam bu vakitlerde neyi yazacağıma bir türlü karar veremem.

Benim gibi olduğunu düşündüğüm bir de Yiğit Bulut var mesela. Bir kaç dalda bir şeyler aktarmaya çalışıyor. Potbori yapıyor zaman zaman köşesinde… Dedim ya; öyle şeyler oluyor ki es geçmek mümkün değil. Ancak köşe tek köşe. Bu haftalık bize ayrılan yerde kısıtlı bir alanımız var. Onu dolduracağız.

Başlığı “Dış Cepheden Haberler” diye atmamın sebebi de bu. İki haftadır bu köşeden ABD’nin tanker uçağı ihalesinde neler olup bittiğini, EADS-Boeing arasındaki çekişme ve bu çekişmenin “çekilme”ye dönüşümünü inceliyoruz. İlgilisinin sıkı sıkıya takip ettiği bir mesele. Dile kolay: 35 milyar dolar. Şirketleri ayağa kaldırır, şirketleri yerin dibine sokar.

Diğer yandan F-16’lar tüm ülkelerde miyadını doldurmaya başladığından, Avrupa cephesinde “yeni uçak” konusunu tartışan ülkeler var. Bunlardan birisi Danimarka idi, diğeri ise Romanya. Brezilya’nın ve Hindistan’ın durumunu coğrafi konumları itibariyle şimdilik saymıyorum. Ve tabi daha niceleri…

Hal durum böyle olunca bir “potbori” yapmak gerekiyor. Buyrun size dış cepheden haberler:

Romanya’da neler oluyor?

Romanya geçtiğimiz hafta yeni nesil muharebe uçağının “ikinci el” F-16 olmasına karar verdi.

Romanya, önceleri eskiyen ve 2013 yılında hizmet dışına çıkması gereken MiG-21 jetleri için 2008 yılında 4.2 milyar dolara 24 adet yeni F-16C/D istiyordu fakat maddi imkansızlıklardan dolayı kararını verememişti. Devreye giren Saab, %100 gibi “reddedilemez bir” ofset teklifiyle Romanya’ya gelirken, Eurofighter da kesinlikle F-16 paketinden çok daha avantajlı bir teklifle Romanya’nın kapısını çalmıştı. Ancak olmadı… ve Romanya ikinci el ABD menşeli Blok 25 serisi F-16C/D üzerine karar kıldı.

Saab şirketi mecliste hiç tartışılmadan alınan bu karar tepki göstermenin yanısıra sert bir açıklama yaparak %100 ofsete rağmen hiçbir söz vermeyen ABD’nin –üstelik sıfır da olmayan- F-16’larının niçin seçildiğine anlam veremediğini söyledi.

Eurofighter da benzer kararı eleştiren bir açıklama yaparak, “Romanya’nın bu gidişle Avrupa Havacılık Sanayii’ne entegre olmasının zor olduğunu” söyleyerek üstü kapalı bir mesaj gönderdi. Avrupa Birliği ülkelerinin tamamında olduğunun aksine, meclisin vermesi gereken böyle bir kararı çabucak ve bu şekilde almanın Romanya’ya yararı değil, zararı olacağını ifade eden firma, Romanya Endüstrisi’nin Avrupa havacılık endüstrisi ile bağlarının güçlenmesi adına alınan bir karar olmadığına dikkat çekti. Yapılan açıklamada sadece 15 adet uçak almasına rağmen ülkesinde yapılan yatırımların çoktan uçağa ödedikleri fiyatı aştığı ifade edilen Avusturya ve 72 adetlik sipariş sonrasında ülkesinde son montaj fabrikası kurulan Suudi Arabistan örnek gösterildi.

Elbette Romanya’nın bu kararının altında yatan / ya da yattığı belirtilen sebepler ekonomik. Ancak AB’ye yeni katılan eski demir perde ülkelerinin ABD’ye olan bağlılığı biliniyor.

Şu ana dek MiG-21’lerle operasyon yapan Romanya için ilk tercih edeceği “Batılı” uçak çok önemli ve Eurofighter’ın eleştirisi bu noktada anlamlı geliyor:

Avrupa’da yerleşik bir havacılık endüstrisi var ve bu endüstri Saab da bir kenara, daha çok Eurofighter’a –ve tabi ki Airbus’a- yönelik. Romanya’nın bu kararı bir anlamda ülkesinin sanayisinin Avrupa tarafından dışlanmasına eş değer. ABD’nin bir ofset sözü yok; zira olamaz da. Uçaklar ikinci el… Yeni üretilecek de değil. Olsa bile belki Blok 25 olan uçakların modernizasyonunda –ki öyle bir anlaşma yapılırsa bir gün- Romanya’da müşterek yatırımlar kurulabilir ya da bir kaç tesis açılabilir, ancak sürekliliği yok. Sadece 24 adet Blok 25’in modernizasyonu… Arkası gelir mi? Gelmez.

Tabi bu kararın arkasında bazı stratejik süreçler de olmalı. AB’ye girmiş bir ülke olarak Romanya’nın tehdit algılamasında çok ciddi değişiklikler gerçekleşti. Bu sebeple hava sahasını hangi uçakla savunduğuna şimdilik önem vermiyor olabilir, ancak uzun vadeli düşünüldüğünde –naçizane fikrimce- her halde Saab ya da Eurofighter, ikinci el F-16’lardan daha anlamlı.

“EADS Süre İsteseydi Verirdik”

Geçtiğimiz hafta gerçekleşen önemli olaylardan birisi de EADS-Boeing “Çekişme/Çekilme” davası.

25 Mart tarihinde senatoda gerçekleştirilen bir yasama toplantısında konuşan ABD Savunma Bakanı Robert Gates, EADS‘den 35 milyar dolarlık tanker ihalesi hakkında bir mektup aldığını belirtti.

Mektubun içeriği konusunda bilgi vermeyen Gates, Senatörlerden birinin kendisini EADS‘e ek süre garantisi vermemesi konusunda eleştirmesi üzerine, EADS‘nin ihaleden çekilmek yerine biraz daha süre isteyeceğini beklediğini bunun gerçekleşmemesinin üzüntü verici olduğunu ve kendi beklentilerinin bu yarışmada EADS‘nin de yer alması gerektiği olduğunu söyledi.

Bilindiği üzere ihaleden ilk olarak EADS değil, EADS‘nin bu ihaledeki ABD‘li partneri Northrop Grumman çekilmiş, EADS ise bunun üzerine ihaleye girmeyeceğini açıklamıştı.

Northrop Grumman‘ın çekilmesinde gösterdiği ana gerekçe ihale şartnamesindeki değişikliklerin Boeing‘in 767 platformunda geliştirdiği daha küçük bir tanker uçağı lehine olmasıydı.

Görünen o ki ABD, EADS‘in biraz daha inatçı davranmasını ve belki de Airbus‘ın diğer modellerini baz alan yeni bir tanker uçağı önermesini beklemişti. Zira bilindiği üzere, 2008 yılında ihale EADS lehine sonuçlanmış, politik gerekçe olarak Boeing‘in ortaya çıkan bir takım yolsuzlukları ve teknik gerekçe olarak da Boeing 767′nin modern sivil jetlere göre performans açısından biraz daha eski kalması gösterilmişti. Ancak Boeing yılmamış, geniş çaplı bir kampanya ile ihaleyi tekrar ettirmiş, Boeing 777′yi baz alan yeni model önermişti… Tabi tüm bunlardan sonra şartnamede yeniden Boeing 767 lehinde yapılan değişiklikler EADS‘in ABD‘li ortağı Northrop’u küstürmüştü.

Ancak olan oldu. ABD şimdi çeşitli yollarla “eğer istenseydi süre verirdik” diyor. EADS‘nin ABD‘denyeni bir partner bulup yeni bir teklif vermek için süre istememiş olması “Avrupa’lılık Gururu” ile mi ilgilidir, ya da şirket niçin bu tarz bir stratejik karar almıştır bilinmez.

Ancak ihaleye geçtiğimiz hafta duyurduğumuz gibi, Ilyushin de yarışmaya dahil olmazsa ve -eğer ABD yasalarınca da uygunsa- Boeing bu ihaleyi tek başına alıp yürürse, yüzyılın en büyük tanker uçağı ihalesi olduğu gibi, 2000′li yılların ilk skandal ihalesi de bu olacaktır.

İyi haftalar.

T.Uyar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir