Kişisel mükemmeliyetçiliğin bireysel hayatımıza getirdiği zorlukları düşünün…
Mükemmeliyetçi insanlar genelde zor bir hayata sahiptirler ve muhtemelen geliştirdikleri bir çok kısa vadeli proje yarıda kalır. Devletler ya da uluslarüstü kuruluşlar için de durum böyledir.
Avrupa Birliği’nin önemli projelerinden birisi “Clean Sky”. Türkçe meali: “Temiz Gökyüzü”. Adından da anlaşılacağı üzere, özellikle küresel ısınmanın dünyamız için oluşturduğu tehdide yönelik Avrupa’nın müşterek bir projesiydi. Ancak 1.6 milyar avroluk maliyeti olan araştırma projesi, Avrupa Komisyonu’nun sistematik bir ödeme sistemi kuramaması ve endüstri liderleriyle olan iletişim eksikliği sebebiyle çökmek üzere.
Bu olay da düşünüldüğünde Avrupa’nın şu sıralar art arda uğramış olduğu başarısızlıklar insanın gözünün önüne geliveriyor:
Avrupa’nın en büyük askeri nakliye uçağı A400M de çöküş sinyalleri veriyor; ki Türkiye olarak biz de bundan doğrudan etkilenecek ülkeler arasındayız.
Fransızların en büyük askeri havacılık atılımı Dassault Rafale de, geçtiğimiz hafta Hindistan’da ilk elenen muharip jet olarak prestijini tamamen kaybetti ve görünen o ki jeti siyasi çıkarlar uğruna ancak ve ancak Libya alacak. (Konumuz değil ama parantez içinde belirtlemiyim: Dassault’un Rafale’nin onurunu kurtarmak adına henüz jetini seçmemiş olan Yunanistan’a çok avantajlı teklifler sunacağını şimdiden öngörebiliriz)
Diğer yandan “çağın büyük projelerinden” F-35 de iki ülkede ciddi tartışmalara sebep olmaya başladı.: İngiltere ve Hollanda. Her ne kadar ABD ağırlıklı bir proje olsa da Avrupa ülkeleri hem A400M hem de F-35 yüzünden operasyonel boşlukla karşı karşıya kalma riski altında.
Ve şimdi Clean-Sky’ın önemli ölçüde problem yaşadığını ve Avrupalı havacılık ve endüstri devlerinden tepki aldığını görüyoruz.
Herhalde şu sıralar Avrupa Havacılığı adına tek başarı Birleşik Arap Emrilikleri’nin jet eğitim uçağı için favori gösterilen T-50’yi değil de, M-346’yı tercih etmesi.
Konumuza dönmek gerekirse…
Büyük iddialarla başlanan tüm mükemmeliyetçi projelerde sıkıntı yaşandığı açıkça görünüyor. Bu büyük iddialardan birisi de Clean Sky idi.
Avrupa Komisyonu çevre kirlenmesi ve küresel ısınmaya karşı önlem olarak radikal kararların altına imza atarak Avrupa Birliği 7. Çerçeve Programı ile eş zamanlı olarak Clean Sky projesini başlattı. Avrupa’nın önde gelen firmalarından müteşekkil Müşterek Teknoloji Girişimi (Joint Technologies Initiative – JTI) Avrupa Komisyonu tarafından çeşitli teşviklerle desteklenerek proje dahilinde daha çevreci uçak, daha çevreci helikopter, daha çevreci ve yenilenebilir motor vb. bir çok projenin öncüsü olacaktı. Ancak Avrupalı endüstri liderleri, Avrupa’nın vaadettiği parayı hala vermemesinden şikayetçi.
Airbus CEO’su Tom Enders başta olmak üzere tüm Avrupa havacılık endüstrisi liderleri, Avrupa Komisyonu başkanı Jose Manuel Barroso’ya mektup göndererek Clean Sky için yumuşatıcı reformların bir an önce geçmesini istedi. Bu reformların başında Clean Sky uyumu için yapılacak harcamaların %50’sinin Avrupa Komisyonu tarafından karşılanması sürecinin kolaylaştırılması var; çünkü 2008 yılında çağrıya uyularak gönderilen ve onaylanan 93 adet proje için firmalar çalışmalarını yapmasına rağmen, teşvik hala çıkmış ve ödenmiş değil.
Enders, Avrupa Hava-Uzay ve Savunma Endüstrisi Birliği’nin toplantısında yaptığı konuşmada Avrupa Komisyonu’nun söz konusu tavrı sürdürmesi durumunda programın zamanında tamamlanmayacağını ve Clean Sky için ayırdıkları paranın başka ulusal ya da özel başka girişimlere kaydırılabileceğini söyledi. Benzer şekilde ASD direktörü Francois Gayet de, daha önce projelerin onaylanmış olmasına rağmen Avrupa Komisyonu’nun tekrar talepte bulunulmasının istenmesini eleştirdi ve anlamsız bulduğunu söyledi.
Sözün kısası, büyük hayal ve ideallerle başlanan, zahmetli bir teklif çağrısı sürecinden sonra 16 ülkeden 86 organizasyonun iştirakte bulunduğu Clean Sky, henüz başlayamadı bile. Endüstrinin bu konuda bugüne kadar harcadığı çabanın karşılığını alıp almayacağı bile meçhul görünüyor.