MESLEKSİZLİK FİKRİNDEN “SİZ KİMSİNİZ?” ANKETİNE

MESLEKSİZLİK FİKRİNDEN “SİZ KİMSİNİZ?” ANKETİNE

İnsanların öldükten sonra daha çok ilgiye mazhar olduğu reddedilemez bir gerçek. Bunun bir “kayıp” psikolojisinden mi, yoksa ilgilenmemiz, okumamız gereken çok şey olması fakat ölümün tüm bu ilgimizi sadece birine yönlendirmek için çok geçerli bir neden olmasından mı kaynaklandığı tartışılır. Bence ikincisi…

Nitekim Çetin Altan’ı “yeniden” değil, bayağı bayağı yeni keşfediyorum. Kendisiyle ilgili ilk fikirlerim oluştuğunda ben bugünkü ben değildim. Önyargı mı dersiniz artık, yoksa başka bir yanlılıktan mı kaynaklanır bilmem, o ilk intibaya yaslanıp kendisini “bir köşe yazarı” olarak niteleyip geçmişim. Bu kadar kuvvetli bir edebiyatçı olduğunu, “bir avuç gökyüzü” adlı sinema filminin onun kitabından uyarlandığını ve yarattığı daha pek çok kavramı yeni öğrendim. Nebil Özgentürk’ün kendisini konu aldığı “Bir Yudum İnsan – Çetin Altan” belgeseliyle başladım, eski konuşmalarıyla devam ediyorum (bu konuda Ömer Cansızoğlu’na teşekkür etmem gerek). Sırada kitapları var.

Uzatmayayım; kendisinin Türkiye’nin en önemli problemi olarak addettiği şey “mesleksizlik“. Mesleksizlik adına kendisi çok şey yazıp çizmiş, kendisinin yazıp çizdikleri üzerine yazıp çizilen daha onlarcası var. Mesleksizliğin ne olduğu, niçin bu sorunu Türkiye’nin esas problemi olarak gördüğünden bahsetmeyeceğim. Kendisinin bu fikrine katılınır ya da katılınmaz, ayrı mesele. Benim dikkatimi çeken Türkiye’de insanların “siz kimsiniz” sorusuna verdiği yanıtlarda mesleklerinden değil, başka şeylerden, mesela tuttukları takımdan, ya da siyasal kimliklerinden, memleketlerinden bahsettikleri yönündeki söylemi oldu. Merak ettim ve internet kullanıcıları arasında bir araştırma yapmaya karar verdim. Hakikaten; acaba insanlara “siz kimsiniz?” diye sorduğumda kaçı mesleğini söyleyerek yanıt verecek; ki bu da iyi bir şey midir, kötü bir şey midir, tartışılır. Benim odaklandığım kısım burası değil. Çetin Altan’ın bahsettiği mevzuu başka bir mevzu da daha derinlikli bir problem. Beni bu soruyu sormaya iten merakım buradan doğdu sadece.

Sadede gelirsek; belki de içlerinden birisi olduğunuz sevgili katılımcılara önce sadece şu aşağıdaki soruyu:

SORU 1: Siz Kimsiniz? – Ben her şeyden önce bir ……………..’yım

Daha sonra da “her şeyden önce” ifadesinin katılımcıları yönlendirebileceği düşüncesiyle şu soruyu:

SORU 2: Siz Kimsiniz? – Ben bir …………….’yım

sordum.

Çarpıcı sonuçları aşağıda sizle paylaşıyorum.

 

Sayısal Bilgiler ve Birinci Ayrım


 

Araştırmaya 1. SORU‘ya yanıt veren 619, 2. SORU‘ya yanıt veren 206 kişi olmak üzere 825 kişi katıldı.

Muhtemelen teknik nedenlerden dolayı mükerrer kayda geçen yanıtlar, boş yanıtlar, anlamsız harf dizileri ve küfürler çıkarıldıktan sonra 778 yanıt kaldı (S1 – 577 ve S2 – 201).

Bu yanıtları önce detaylı kategorilendirip (üçüncü ayrım), bu kategorileri birleştirerek üç seferde dokuz kategoriye indirgedim (birinci ayrım). Aşağıda bunlardan detaylı olarak bahsetmiş olacağım zaten.

Son kategorizasyondan sonra (birinci ayrım) elde ettiğim sayılar şöyle oldu:

1A-SORU12

Grafikten de görüleceği üzere katılımcıların %32‘si kendisini Birey veya İnsan olarak tanımladı. %23’ü kişisel bir özelliğinden, duygu durumundan veya bireysel amacından (Örn: Korkusuz, korkak, zavallı, acı çeken, doğruyu bulmaya çalışan, yalnızlıktan muzdarip vb.) bahsetmeyi tercih etti. %9‘u ise mesleğinden, hobisinden ya da ilgi alanından (Örn: Mühendis, sanatçı, teknoloji sever, bilim aşığı vb.) bahsetmeyi tercih etti. %5‘i Din / Milliyet (ateist, müslüman, Türk, Kürt…), %5’i Cinsiyet ya da Aile Rolü (anne, baba, kadın, erkek, eşcinsel…) %3’ü İdeolojik / Siyasi (sosyalist, kemalist, devrimci…) ve %3’ü “doğrudan hiç / hiç kimse / hiçbir şey” yanıtını verdi. %6‘lık dilimde yer alan Canlı / Tür kategorisi içerisinde ise başka hayvanlardan, bitkilere ya da sadece kendini bir canlı olarak tanımlamaya varan çeşitlilik var. İleride ilginç yanıtlara değineceğim.

 

Önce Meslek…


Madem çıkış noktamız “mesleksizlik” idi, Meslek / Uğraş / İlgi Alanı (66 kişi) kategorisinin kırılımına bakalım.

Doğrudan doğruya mesleğinden bahseden katılımcıların sayısı sadece 41. Yani %5,3‘e karşılık geliyor. Mühendis (6 kişi) ve Sanatçı (6 kişi) önplana çıkıyor. Öğrenciliği meslek sayarsak bu sayı 50‘ye çıkıyor, zira 9 katılımcı kendini “öğrenci” olarak tanımlamış. Ayrıca uğraş ve ilgi alanlarından bahseden (kumarbaz, gezgin, teknodeli vb.) 16 kişi var.

Kendilerini meslek, uğraş ve ilgi alanı ile ifade etmede SORU 1 ve SORU 2 fark yaratmış mı diye bakınca sırasıyla %8 ve%10 olduğunu görüyoruz ve bu da anlamlı bir fark değil (p < 0.05)*.

Yani katılımcılar gerçekten de kendilerini pek meslekleriyle tanıtmayı tercih etmemişler.

İlk başta bu sonucun nedeni olarak kendi soru sorma biçimimden şüphelenmiştim ancak o da anlamlı bir fark yaratmadığına göre, nasıl sorulduğundan bağımsız olarak mesleklerimizi birincil kimlik öğesi olarak görüyor olanlarımız ortalama %5,3 düzeyinde kalmış görünüyorlar.

 

Birey / İnsan


İlginç bir şekilde “birey” veya “insan” yanıtını veren çok ama çok fazla katılımcı oldu (248 kişi, %31,9).

İnsanın aklına ilk olarak birinci sorudaki “her şeyden önce” kalıbının buna neden olduğu geliyor. Bu yüzden 1. Soru ve 2. Soru arasındaki “Birey / İnsan” yanıtı verenlerin sayıları arasındaki farkın (sırasıyla 205 kişiye 43 kişi) anlamlı olup olmadığına baktım. Sonuç anlamlı (p<0.05). Yani birinci sorunun soruluş biçimi Birey / İnsan yanıtının verilmesine gerçekten de etkide bulunmuş görünüyor.

Kırılımına bakacak olursak; 195 kişi doğrudan insan derken, 43 kişi birey demiş. 6 kişi kendini Homo sapiens olarak tanımladı. Dört kişi farklı formlarda insan ve bireye işaret ettiler.

 

Kişilik Özelliği / Duygudurum / Bireysel Amaç


Bu grubun üçüncü ayrımında Pozitif Karakter Özelliği, Negatif Karakter Özelliği, Belirsiz Kişilik Özelliği, Duygu Durum ve Yaşam Amacı ya da Geleceğe Dönük Amaçlar var (Toplam 181 kişi, %23,3).

Karakter

Soruya yanıt verirken katılımcılar kendilerinin negatif, pozitif ya da duruma göre (-) veya (+) yorumlanabilecek (mesela “meraklı” olmanın hem negatif hem de pozitif anlamı olması gibi…) özelliklerinden bahsetmeyi tercih ettiler (Pozitif 54, Negatif 44, Belirsiz 42 kişi).

Aralarında uzun uzun cümleler de vardı (Vicdanı ve mantığıyla hareket eden ve dünya üzerindeki her türlü varlıklar uyum ve saygı içinde yaşamaya inanan bir insanım gibi). Bu gibi ifadeleri de içeriğine göre pozitif veya negatif karakter özelliği olarak yorumladım.

İşin gerçeği en çeşitli kategori bu oldu. O kadar çeşitliydi ki, zeki (4), vicdanlı (5), meraklı (7) ve hayalperest (6) olmak düşük frekanslarına rağmen çok rastlanan az sayıda sonuç olarak ortaya çıktı.

Duygudurum

Bu alt kategoride yer alan yanıtlar katılımcıların içinde bulunduğu duygu halinden bahsetmeyi (kafası karışık, mutsuz, .…. yapan ve bundan acı çeken bir zavallı vb.) tercih ettiği yanıtlardı (21 kişi). Yalnız olmaktan (4) başka ön plana çıkan bir yanıt olmadı (Bu yanıtı bir üzüntü belirttiği hissine kapıldığım için duygudurum alt kategorisinde saydım. Diğer alternatifi “bekâr” anlamıyla ele alıp, bir medeni hal kategorisi açmaktı ama diğer medeni haller hiç yoktu).

Bireysel Amaç

Bu alt kategoride yer alan yanıtlar katılımcının yaşamaktaki amacı ve gelecekteki amaçlarını içeren yanıtlar oldu (13 kişi).

 

Canlı / Tür


45 kişi kendini doğrudan bir canlı (30 kişi) olarak tanımladı veya bir hayvan (14 kişi) ya da bir bitki (1 kişi) olarak tanımladı. İlgi çekeceğini düşündüğüm için hayvan listesini paylaşıyorum. 3 kişinin “At” demiş olmasının bir açıklaması olabilir.

AT
at
Atım
eşek
fok balığıyım
Hayvan
Hayvanım
hayvanım
kaplan
kedi
Kertenkele
Kopekbaligi
Memeli hayvan
su aygırı

 

Din / Milliyet (39)  ve İdeolojik / Siyasi (25)


Doğrudan dinini bildiren yanıtlar ya da dine referans veren kelimeler “Din” ayrımında yer aldı:

Atesit (9), Müslüman (11) ve din referanslı tanımlar (kul, nur talebesi vb.) (7) olmak üzere toplam 21 kişi (%3,5).

Etnik kökenini bildiren yanıtlar ve 1 adet de “zenci” yanıtı Milliyet ayrımında yer aldı:

Türk (9), Kürt (2) ve Zenci (1) olmak üzere toplam 12 kişi (%1,5) ve diğer bazı tanımlar (6 kişi).

Doğrudan ideolojik ya da siyasi görüş bildirenler (kemalist, sosyalist, devrimci, laik, anarşist, dünya vatandaşı vb. – 20 kişi) ve siyasi referanslı söylemler (gayri milli, muhalif, ülkesinden tiksinen bir türk vb. 5 kişi) “İdeolojik / Siyasi” ayrımında yer aldı.

 

Cinsiyet (29) veya Aile Rolü (12)


5 Anne, 4 Baba ve 3 Çocuğumuz var (Çocuk burada bir karakter özelliği olarak da belirtilmiş olabilir. Bu şerhi düşeyim).

Cinsiyet yanıtları arasında 6 Erkek (2 erkek, 1 herif, 1 alfa erkeği, 2 adam), 14 kadın (sadece “kadın”. Erkeklerdeki çeşitleme yok), 9 eşcinsel (1 eşcinsel, 1 travesti, 7 ibne) mevcut. Ne var ki “ibne” yanıtlarının bir kısmının soruların sonundaki “-yim” ekinden kaynaklanması mümkün (silinen yanıtlar arasında bulunan “bize ibneyim dedirtmek istiyorsun değil mi?” şeklinde şüpheci bir soruya dayanarak söylüyorum).

 

Göze çarpan diğerleri…


  • Memleket bildiren tek bir kişi var (İskenderunlu)
  • On bir kişi küfretmiş. İkisi doğrudan beni hedefliyor :)
  • Birer adet Oblomov ve Pikachu mevcut.
  • Sekiz kişi kendini tuttuğu futbol takımıyla tanımlamış (3 BJK, 2 FB, 1 GS, 1 Göztepe ve 1 Karşıyaka) (Twitter’den “Karşıyaka” yanıtının sahibinden gelen düzeltme üzerine not: Semt olarak verilmiş bir yanıtmış.)
  • İşsizlikten bahseden iki kişi olmuş.
  • Fikri olmadığını ya da soruya yanıt veremediğimi / veremeyeceğini bildiren 4 kişi olmuş. O yanıtları da “diğer” yanıtlar arasında kattım.
  • 7 kişi kendi ismini yazmış. Bu kişilerden birisi soyismini de yazmış.

Sonuç


“Siz kimsiniz?” sorusunun yanıtlamanın çok zor bir soru olduğunu söyleyenler oldu dün bana.

Kimlik, ben, benlik… Şüphesiz bunlar felsefenin en tartışmalı alanları da olduğundan hepimizin kendimize sıklıkla sorduğu sorulardan biri olsa gerek. Kimliğimizi biz, toplum, aile, devlet (veya devletin ideolojik aygıtları)… Tam olarak hangi faktörlerin nasıl inşa ettiğini kesin olarak söylemek mümkün değil; ve bizim hangi kısmını neden önemsediğimizin tartışmalı nedenleri var.

Ben Çetin Altan’ın mesleksizlik kavramından yola çıkarak gerçekten de mesleklerimizin bizler için öncelikli kimlik öğesi olarak görülüp görülmediğini merak ettim ve tüm katılımcılara tek bir soru sordum. Bu sırada çok daha ilginç yanıtlarla karşılaştım.

Bu çalışma örneklemin seçimi nedeniyle (genelde Twitter yoluyla yayılan, kartopu örneklemesi) bilimsel bir genelleştirme imkânı vermez. Zaten merakımı gidermek ve eğlenmek için gerçekleştirdiğim bir çalışmaydı. Bu yüzden bir sonuç çıkarılmaz ancak yeni araştırma fikirleri çıkabilir.

Mesela aynı çalışmayı başka ülkelerde yürütmeye hevesli başka meraklılar çıkarsa elimizde çok güzel bir karşılaştırma verisi olabilir. Aynı şekilde bu soru sokakta, kırsalda, kasabada sorulduğunda memleketin, etnisitenin ya da dinin daha ön plana çıktığı görülebilir. O zaman da pek güzel bir karşılaştırma verisi olur böylelikle elimizde.

Ya da kadınların kendini hiç çeşitlememesi, erkekliğin ifadesinin çok daha fazla kelimeyle gerçekleşmesi, veyahut kendini “kadın” olarak tanımlayanların sayısının erkeklerden fazla olması, ülkemizde kadınların yaşadığı sıkıntılarla ilişkili olabilir (belki onlar kendilerini daha homojen bir kitle olarak görüyorlardır).

Hatta belki de bu kadar çok “insan” vurgusunun Ankara’da yaşanan katliamla, Suriyeli mültecilerle, önümüzdeki hafta seçim olmasıyla ilgisi vardır… Kimbilir? Her biri için daha fazla araştırma gerek.

Tüm katılımcılara teşekkür ediyorum; umarım sonuçları incelemekten siz de keyif almışsınızdır. Dileyenlere ham verileri gönderebilirim. E-posta yazmanız yeter.

 

İlave Not:

Twitter’den @kawjder adlı kullanıcı “meslek” yanıtlarının azlığının nedeninin toplumda pek az mesleğin karşılık (bilinirlik, icra edilebilme, toplum tarafından olumlanma) bulduğunu, bu yüzden çok düşük oranda kalmış olabileceğini iletti. Kendisine katılıyorum. Gözden kaçırdığım bir noktaya değinmiş olduğu için teşekkürler.

 

Notlar:

  • İstatistik testlerinde ki-kare ve F-testi kullanılmıştır.

 

Tevfik Uyar

Bilim(+kurgu) Yazarı & Bilimsel Şüpheci, PhD. & Uçak Müh. Açık Bilim'in kurucularından, Yalansavar editörlerinden ve HBT yayın kurulu üyelerindendir. "Safsatalar" ve "Astrolojinin Bilimle İmtihanı" kitaplarının yazarıdır. Ödüllü bilimkurgu öyküleri, bilimkurgu romanları ve çeşitli alanlarda çevirileri bulunur.

Bir Cevap Yazın