Taptaze bir haber: Tel Aviv Üniversitesi bilimcileri (bilim artık erkek tekelinde olmadığı için “bilim adamı” kelime öbeğini tercih etmiyorum) bugüne kadar keşfedilmiş en yaşlı –on milyar yıl- süpernovaları keşfettiler. Japonya’da bir volkanik dağın tepesinde bulunan Subaru uydusunun izlediği Subaru Derin Alanı (gökyüzünde derinlemesine incelenmek üzere belirlenmiş alanlar bu şekilde adlandırılıyor) üzerine çalışan araştırmacılar evrenin ve hatta güneş sistemimizin tarihine ışık tutacak çok önemli bilgilere ulaşmayı hedefliyorlar.
Süpernova patlamaları, güneşimizden biraz büyük (1,4 ila 3 katı) yıldızların yakıtını tüketince kendi kütleçekimine dayanamayarak merkezine çökmesi sonucunda gerçekleşiyor. Evrende tespit edilmiş bu en büyük patlama tipi, bir çok elementin kaynağı / fabrikası. Oksijenden daha ağır moleküller yıldızların normal yaşam süreçlerindeki sıcaklıkta üretilemiyorlar. Başta demir olmak üzere vücudumuzdaki ağır elementlerin hepsinin fabrikası bu süpernova patlamaları. Garip değil mi? Hammaddemiz yıldızlardan geliyor…
Hiç astronomi ile ilgilenmemiş birisi için anlaşılması biraz güç olabilir, ama zaten yazımızın ana konusu da bu değil… Bizim buradan çıkarabileceğimiz daha başka dersler var:
Biz mecliste pantolon, okullarda kız-erkek öğrenci arasındaki mesafe gibi konuları tartışırken bakın neleri kaçırıyoruz. Birileri evrenin on milyar yıllık bir tarih alanına ışık tutarlarken biz son yüzyılımız hakkında bir mutabakata bile varmış değiliz. Daha da kötüsü; YÖK uzay çalışmalarına ışık tutabilecek 30-35 öğretim görevlisinden ziyade, üniversitelere türban ile giriş yapılmasına muhalif olan 30-35 öğretim görevlisini yakından tespit ve takip ediyor. Halbuki artık tüm astronomlar ise süpernova dendiğinde İsrailli 30-35 bilim adamını takip edecek. İronik.
Bakın şu beğenmediğimiz ülkelere…
Ortadoğu’da siyasal bir liderlik peşinde isek, bilimsel ve teknolojik liderliği de elimizde bulundurmak zorundayız. Düşünün ki, çift kutuplu dünyanın iki lideri ABD ve Sovyetler bilim ve teknoloji yarışına girişmişler, uzaya peşpeşe keşif grupları ve araçları göndermişlerdi. Bugünün yükselen ekonomileri ve önümüzdeki yirmi yılın süper güçleri Brezilya, Çin ve Hindistan da benzer şeyleri yapıyor; Çin uzay programını hazırladı ve kendi istasyonu, kendi mekiği için harıl harıl çalışıyor. Hatta ve hatta bölgesinde liderliğe talip olan komşumuz İran’ın ölmüş bile olsa (bu da taze bir haber) uzay görmüş bir maymunu, daha da önemlisi bunu fırlatacak kendi roketi, çok daha önemlisi buna yönelik bir niyeti ve hedefi var.
Özetle diyeceğimiz şudur ki, liderlik birbirinden bağımsız unsurlar üzerinde tek başına elde edilecek bir erk değildir. Hiçbir siyasal liderlik yoktur ki, ekonomik, bilimsel, teknolojik ve kültürel liderlik de temin edilmeden tesis ve idame ettirilebilsin. Yoksa petrol zengini ülkelerin ortalığı kasıp kavurması lazımdı.